worn - eskimiş, yıpranmış, lime lime olmuş
A worn leather chair.
Yıpranmış deri bir koltuk.
His face looked worn and old.
Yüzü yıpranmış ve yaşlı görünüyordu.
A worn denim jacket.
Yıpranmış bir kot ceket.
No comments:
Post a Comment