I can play
the piano.
Ben piyano
çalabilirim.
I can move
this sofa.
Bu kanapeyi
hareket ettirebilirim.
I can meet
you tomorrow.
Yarın seni
karşılayabilirim.
My father can
speak Japanese.
Babam
Japonca konuşabilir.
Dogs can swim
well.
Köpekler iyi
yüzebilir
You can’t run
in those shoes.
Bu
ayakkabılarla koşamazsın
You cannot
catch me.
Beni
yakalayamazsın
I can’t hear
you.
Seni
duyamam/duyamıyorum
“Can you
swim?” “Yes, I can.”
Yüzebilir
misin? Evet yüzebilirim.
“Can she play
the piano?” “No, she can’t.”
Piyano
çalabilir mi? Hayır çalamaz.
What can I do
for you?
Sizin için
ne yapabilirim?
You can play
football in the front garden.
Ön bahçede
futbol oynayabilirsiniz
You can start
the exam.
Sınava
başlayabilirsiniz
They can come
in.
İçeri
girebilirler.
You can’t
speak to me in that tone of voice.
Benimle bu
ses tonuyla konuşamazsın
My sister
can’t wear make-up.
Kızkardeşim
makyaj yapamaz
You can’t use
my computer.
Bilgisayarımı
kullanamazsın
Can I go out,
mum?
Dışarı
çıkabilir miyim, anne?
Can we start?
Başlayabilir
miyiz?
Can I have
one more coffee?
Bir kahve
daha alabilir miyim?
Can I get my
money back?
Paramı geri
alabilir miyim?
Can we have a
mixed salad in the middle?
Ortaya
karışık bir salata alabilir miyiz?
Can you show
me the way, please?
Yolu
gösterebilir misin?
Can you hold
this baby for a moment?
Bu bebeği
bir dakika tutabilir misin?
Can you
massage my shoulder, Omar?
Sırtımı
ovabilir misin?
It can rain
too heavily in my city.
Şehrimde çok
yağmur yağabilir
My wife can
forget things.
Karım bir
şeyleri unutabilir
You can’t be
serious.
Ciddi
olamazsın
I didn’t ask
its price yet, but the walls are very old. This house can’t be very expensive.
Henüz
fiyatını sormadım, ama duvarlar çok eski. Bu ev çok pahalı olamaz.
I must be
able to do something.
Bir şeyler yapabilmeliyim.
Bir şeyler yapabilmeliyim.
Finally I
have been able to understand some things.
Sonunda bazı şeyleri anlayabilmiştim.
Sonunda bazı şeyleri anlayabilmiştim.
Will she be
able to see our friends this afternoon?
Öğleden sonra arkadaşlarımızı görebilecek mi ?
Öğleden sonra arkadaşlarımızı görebilecek mi ?
They were
able to wear the handsome toilets suited to the occasion.
Onlar bu vesileyle duruma uygun etkileyici kıyafetler giyebilmişlerdi.
Onlar bu vesileyle duruma uygun etkileyici kıyafetler giyebilmişlerdi.
They managed
to wear the handsome toilets suited to the occasion.
Onlar bu vesileyle duruma uygun etkileyici kıyafetler giyebilmişlerdi.
Onlar bu vesileyle duruma uygun etkileyici kıyafetler giyebilmişlerdi.
He had spend
some days in town, before he was able to discover there.
Orayı keşfetmeden önce kasabada bir kaç gün geçirmişti.
Orayı keşfetmeden önce kasabada bir kaç gün geçirmişti.
He had spend
some days in town, before he managed to discover there.
Orayı keşfetmeden önce kasabada bir kaç gün geçirmişti.
Orayı keşfetmeden önce kasabada bir kaç gün geçirmişti.