A: Some people don't like other people just because they look different.
( Bazı insanlar diğer insanları sırf farklı göründükleri için sevmez. )
B: I think that is silly.
( Ben bunun saçma olduğunu düşünüyorum. )
A: I don't think that it is fair to judge someone by the way they look.
( Birilerini görünüşlerinden yola çıkarak değerlendirmenin adil olduğunu düşünmüyorum. )
B: Some people look very nice, but they are mean or cruel.
( Bazı insanlar çok iyi görünür, fakat kötü veya acımasızdırlar. )
A: Some people look very ordinary, but they are incredibly nice.
( Bazı insanlar çok sıradan görünür, fakat inanılmaz şekilde iyidirler. )
B: I remember when I was in grade one; I saw a girl across the room.
( Birinci sınıftayken hatırlıyorum; sınıfın karşısında bir kız görmüştüm. )
A: She had a mean look on her face.
( Yüzünde kötü bir bakış vardı. )
B: I thought to myself that she was probably not a very nice person.
( Kendi kendime çok iyi bir insan olmayabileceğini düşündüm. )
A: I stayed away from her, and played with the other children.
( Ondan uzak durdum, ve diğer çocuklarla oynadım. )
B: Then, we had to play a game, and the teacher said that she would pick partners for us.
( Daha sonra, bir oyun oynamamız gerekiyordu, ve öğretmen bizim eşlerimizi seçeceğini söyledi. )
A: The teacher picked the girl with the mean face as my partner.
( Öğretmen kötü yüzlü kızı benim eşim olarak seçti. )
B: I didn't think that the game would be much fun at all with a partner who seemed as mean as that girl.
( O kız kadar kötü görünen bir eş ile oyunun hiç de eğlenceli olacağını düşünmemiştim. )