A: Hello?
( Merhaba? )
B: Hi Steve. This is Mike. What are you doing?
( Merhaba Steve. Ben Mike. Ne yapıyorsun? )
A: Oh, hi. I was just watching TV.
( O, merhaba. Sadece televizyon izliyordum. )
B: There's nothing to watch right now.
( Şu anda izleyecek hiçbir şey yok. )
A: I know. I was watching a re-run. I have nothing to do and I was bored.
( Biliyorum. Tekrar yayınını izliyordum. Yapacak hiçbir şeyim yok ve canım sıkılıyor. )
B: Me too. Let's get together and do something.
( Benim de. Hadi buluşup birşeyler yapalım. )
A: I'd like to, but I have to meet my parents in an hour for dinner. How about tomorrow?
( Çok isterim, fakat bir saat içerisinde akşam yemeği için anne ve babamla buluşmalıyım. Yarına ne dersin? )
B: Yeah. Let's plan something tomorrow.
( Tamam. Yarına birşeyler planlayalım. )
A: Did you hear the weather forecast for tomorrow?
( Yarın için hava tahminini dinledin mi? )
B: I think it is going to be the same as today. Clear and sunny.
( Sanırım bugünküyle aynı olacak. Açık ve güneşli. )
A: That's great. We can do something outdoors then.
( Harika. O zaman dışarıda birşeyler yapabiliriz. )
B: Are there any special events going on tomorrow?
( Yarın olacak özel bir olay var mı? )
A: Yeah. I think there's a live outdoor concert by the river tomorrow.
( Evet. Sanırım yarın nehir kenarında canlı bir açıkhava konseri var. )
B: Oh yeah. I heard about that too. Let's go check it out.
( O evet. Bunu duymuştum. Ona gidebiliriz. )
A: Do you know what time it starts?
( Ne zaman başladığını biliyor musun? )
B: It starts at one PM.
( Öğleden sonra saat birde başlıyor. )
A: Let's meet for lunch at eleven thirty and afterwards, we can head over there.
( Öğle yemeği için saat onbir otuzda buluşabiliriz ve daha sonra oraya geçebiliriz. )
B: Perfect. I'll see you in front of the apartment at eleven thirty.
( Mükemmel. Seninle saat onbir otuzda apartmanın önünde buluşalım. )
Planning for an activity
