everybody - herkes, el âlem,
Music, for example, is something everybody in the family might share.
Örneğin müzik, ailedeki herkesin paylaşabileceği bir şeydir.
Everybody at…sends their love.
daki herkes sevgilerini gönderiyor.
Ali and Mary had marital problems. I think everybody knew that.
Ali ve Mary'nin evlilik sorunları vardı.Sanırım bunu herkes biliyordu.
A thief believes everybody steals.
Bir hırsız herkesin çaldığına inanır.
Ali and Mary told everybody that they'd gotten divorced, but they're actually still married.
Ali ve Mary herkese boşandıklarını söylediler ama aslında hâlâ evliler.
Ali and Mary told everybody that they'd gotten divorced.
Ali ve Mary herkese boşandıklarını söylediler.
Ali certainly manages to make everybody thinks he's happy.
Ali kesinlikle herkesi mutlu olduğuna düşündürmeyi beceriyor.
Everybody at…sends their love.
daki herkes sevgilerini gönderiyor.
Ali and Mary had marital problems. I think everybody knew that.
Ali ve Mary'nin evlilik sorunları vardı.Sanırım bunu herkes biliyordu.
A thief believes everybody steals.
Bir hırsız herkesin çaldığına inanır.
Ali and Mary told everybody that they'd gotten divorced, but they're actually still married.
Ali ve Mary herkese boşandıklarını söylediler ama aslında hâlâ evliler.
Ali and Mary told everybody that they'd gotten divorced.
Ali ve Mary herkese boşandıklarını söylediler.
Ali certainly manages to make everybody thinks he's happy.
Ali kesinlikle herkesi mutlu olduğuna düşündürmeyi beceriyor.