become, get, go, grow değişime uğradıklarında kullanımları

become, get, go, grow değişime uğradıklarında kullanımları

Become, get, go, come, grow ve turn fiilleri, değişikliklerden söz ederken kullanılırlar. Aralarındaki kullanım farkları biraz karmaşıktır. Bu farklar, kısmen gramere, kısmen anlama kısmen de kalıplaşmış ifadelere bağlıdır:

√ Become dark, become a pilot vs.

Become, sıfatlardan ve isim öbeklerinden (noun phrases) önce kullanılır:

She became confused.
Kafası karıştı.

What do you have to do to become a pilot?
Pilot olmak için ne yapman gerekir?

Become, bir kereye özgü eylemlerde genellikle kullanılmaz:

Please get ready now.
Lütfen şimdi hazırlan. (Please become ready now denmez)

√ Get dark, younger vs.

Get, sıfatlardan önce sıkça kullanılır:

He got bored during the conference.
Konferans sırasında canı sıkıldı.

You get younger every day.
Her gün gençleşiyorsun.

Get, fiillerin past participle hâlleriyle de (lost, broken, dressed, stolen, married, divorced) kullanılır. Bilindiği gibi bazı fiillerin past participle hâlleri aynı zamanda sıfattır:

They got married in 1986, and got divorced two years later.
1986’da evlenip iki yıl sonra boşandılar.

Renk değişiklikleri ve bir fiilin kötüye/olumsuza gittiğini anlatan (go mad) değişiklikleri anlatırken get değil, go fiili kullanılır. Değişiklikleri anlatmak için isimlerden önce get kullanılmaz:

Her hair is going grey.
Saçları kırlaşıyor.

I became a grandfather last week.
Geçen hafta büyükbaba oldum. (I got a grandfather … denmez)

√ Get + mastar

Yavaş yavaş meydana gelen değişiklikleri anlatmak için get ile bir mastarı kullanabiliriz:

After a few weeks I got to like the job better.
Birkaç hafta sonra işi daha çok sevmeye başladım.

You’ll like her once you get to know her.
Onu tanıyınca seversin.

√ Go red, go mad vs.

Go, özellikle teklifsiz dilde, değişiklikten söz etmek için sıfatlardan önce kullanılır. Bu kullanım iki durumda yaygındır:

a) Renkler: Renk değişimlerinden söz ederken get değil, go kullanılır:

Leaves go brown in autumn.
Sonbaharda yapraklar sararır. (Leaves get brown … denmez)

Suddenly everything went black and I lost consciousness.
Aniden her şey karardı ve ben bilincimi kaybettim.

Diğer örnekler:

go blue with cold = soğuktan morarmak
red with embarrassment = utançtan kıpkırmızı
green with envy = kıskançlıktan çatlayan

Aynı bağlamda turn fiili ve söz konusu değişiklik yavaş olduğu takdirde grow fiili de kullanılabilir. Go fiili, turn ve grow fiillerinden daha teklifsiz bir kullanıma sahiptir.

b) Kötüye gidişi anlatan değişiklikler: kötüye gidişi anlatan bazı ifadelerdeki sıfatlardan önce go (get değil) kullanılır:

go mad/crazy = delirmek, çıldırmak
go deaf / blind = sağır/kör olmak
go grey / bald = saçı ağarmak/dökülmek
go lame (atlar için) = sakatlanmak
go wrong (makineler için) = bozulmak
go rusty (demir) = paslanmak
go bad (et, balık, sebze) = bozulmak, kokmak, çürümek
go mouldy (peynir) = küflenmek
go off ya da sour (süt) = kesilmek
go stale (ekmek) = bayatlamak
go flat (bira, limonata, gazoz) = gazı kaçmak, bozulmak
go flat (lastik) = inmek, patlamak

Old, tired ve ill sıfatlarıyla go değil get kullanıldığını unutmayın.

√ Come true vs.

Come, bazı kalıplaşmış ifadelerde kullanılır:

I’ll make all your dreams come true.
Bütün hayallerinin gerçekleşmesini sağlayacağım.

Trust me; it will all come right in the end.
Bana güven; sonunda her şey yoluna girecek.

Come + mastar yapısı,  tavır ya da duygulardaki değişikliklerden söz ederken kullanılır:

In time she came to love him.
Zamanla onu sevmeye başladı.

You will come to regret your decision.
Kararından pişman olacaksın.

√ Grow old vs.

Grow, yavaş yavaş meydana gelen değişikliklerden söz ederken sıfatlardan önce kullanılır. Get ve go fiillerinden daha resmî bir kullanıma sahiptir ve kullanımı biraz eskimiştir ya da edebi dildir:

When they grew rich, they began to drop their old friends.
Zenginleşince eski arkadaşlarından kopmaya/eski arkadaşlarıyla görüşmemeye başladılar.

The company is growing bigger all the time.
Şirket her zaman büyüyor.

√ Grow + mastar yapısı, aynen come + mastar yapısı gibi, özellikle yavaş yavaş meydana gelen tavır değişikliklerini ifade etmek için kullanılır:

He grew to accept his stepmother, but he never grew to love her.
Üvey annesini kabul etmeye başladı ama onu hiç sevmedi.

√ Turn red vs.

Turn, çoğu kez göze çarpan değişiklikler için kullanılır. Renkleri ifade eden kelimelerden önce yaygındır:

She turned bright red and ran out of the room.
Kıpkırmızı oldu ve odadan koşarak çıktı.

He turns nasty after he’s had a couple of drinks.
Biraz içince sapıtır.

“… yaşına basmak” anlamında sayılardan önce turn kullanılır:

I turned fifty last week.
Geçen hafta ellime girdim.

Turn (in)to, isimlerden önce kullanılıp “dönüşmek” anlamındadır:

He’s a lovely man, but when he gets jealous, he turns into a monster.
İyi adamdır ama kıskançlaştığı zaman bir canavara dönüşür.

Everything that King Midas touched turned (in)to gold.
Kral Midas’ın dokunduğu her şey altına dönüşüyordu.

İş, din, siyaset vs. değiştirmekten söz etmek için bazen bir isim ya da sıfatla turn fiili kullanılır:

He worked in a bank for thirty years before turning painter.
Ressam olmadan önce otuz yıl bir bankada çalıştı.

Towards the end of the war he turned traitor.
Savaşın sonuna doğru vatan haini oldu.

At the end of her life she turned Catholic.
Yaşamının sonunda Katolik oldu.

Turn something/somebody (in)to, “dönüştürmek” anlamına da gelir:

In the Greek legend, Circe turned men into pigs.
Yunan efsanesinde Kirke, insanları domuza dönüştürüyordu.

√ Fall ill vs.

Fall, bazı kalıplaşmış ifadelerde kullanılır:

fall ill = hastalanmak
fall asleep = uykuya dalmak
fall in love = âşık olmak

√ Sıfatlardan türeyen fiiller: thicken, brighten vs.

Sıfatlardan türeyen bazı fiillerin sonu –en ile biter ve anlamları da sıfatın anlamından türemedir:

thick (kalın) = thicken [kalınlaş(tır)mak]
bright = brighten [parla(t)mak]

The fog thickened.
Sis yoğunlaştı.

They’re widening the road here.
Yolu burada genişletiyorlar.

The weather’s beginning to brighten up.
Hava, açmaya başlıyor.

His eyes narrowed.
Gözleri kısıldı.

Could you shorten the sleeves on this jacket?
Bu ceketin kollarını kısaltabilir misiniz?

√ Değişiklik olmayanlar: stay, keep, remain

Değişmeyen şeylerden söz ederken, sıfatlardan önce stay, keep ya da remain fiillerini kullanabiliriz. Bunlardan remain daha resmîdir:

How do you manage to stay young and fit?
Nasıl genç ve zinde kalabiliyorsun?

Keep calm.
Sakin ol.

I hope you will always remain so charming.
İnşallah hep böyle alımlı kalırsın.

Stay ve remain, bazen isim öbeklerinden (noun phrases) önce de kullanılır:

Promise me you will always stay/remain my little boy.
Hep benim küçük çocuğum olarak kalacağına söz ver.

Keep, fiillerin -ing almış biçimlerinden önce kullanılır:

Keep smiling whatever happens.
Ne olursa olsun sen gülümse.